30 Kasım 2011 Çarşamba

Kitaplığıma Buyrun...

Bu sabah uyandığımda başucumda duran ve aylardır elimden düşürmediğim bebek bakım kitaplarına baktım ve dedim ki: 


"evet sizleri anlatmalıyım"...


Kütüphanemde hamilelik öncesinde okumaktan bıkmadığım ama bebek sözcüğü hayatıma girdiğinden beri elime bile alamadığım felsefe kitaplarımın yanında duran bebek bakım ve gelişim kitapları...



Okumaya başladığım süreçte kitaplar kendi aralarında ikiye ayrıldı. Bazıları bildiklerimi tekrardan öteye gitmezken, bazıları elimden hiç düşmedi. Benim gibi arayışta olanlar olduğuna emin olduğumdan bundan böyle okuduğum ve faydasını gördüğüm görmeye de devam ettiğim bu kitapları sizlerle paylaşacağım. işte elimden düşmeyenler kategorisindeki bebek bakım kitaplarından ilki:


            DOĞAL YÖNTEMLERLE BEBEK VE ÇOCUK BAKIM ANSİKLOPEDİSİ:

Adı üzerinde doğal yöntemlerle...Kitabı ilk gördüğüm gün işte bu dedim. Sonunda bir kaynak kitap bulabilmiştim. Hamileliğimin son aylarını yaşıyordum ve internetteki bölük pörçük bilgilerden sıkılmıştım. 


Kitaplara olan aşkımdan olsa gerek, basılı olan eskilerin deyimiyle matbu olan bana her zaman daha güvenilir ve kalıcı gelir. Belki yeri değil ama sırf bu yüzden internetten gazete, makale ve tabi ki kitap okuyamam:) 


Neyse gelelim bizim ansiklopediye. Kitabın yazarı Kim Davies sağlık alanında yazdıklarıyla adından çok sözettiren bir yazar. kitabın başlığındaki doğal yöntemlerle başlığı bazılarımızı korkutabilir ama sakın korkutmasın. Burada bahsedilen doğallık öyle kaf dağının ardında bulabileceğiniz bitkilerle üreteceğiniz çözümler değil. aksine semtinizde bulunan aktarlardan kolayca elde edebileceğiniz baharatlar ve yağlarla oluşturacağınız karışımları içeriyor. tabi sadece buna yönelik de bir kitap değil. İsminden de anlaşılacağı üzere bir ansiklopedi. Ay ay bebeğinizin gelişimlerini anlatan, öneriler sunan, bebeğinizin eve ilk geldiği günden okul çağına kadar karşılaşacağınız pek çok sorunda başucu kaynağınız olabilecek bir kitap. Beslenme, uyku, giysi ve oyuncak seçimi; tuvalet eğitimi, güvenlik gibi konularda çok kafa karıştırmadan ve yormadan bilgiler veren kitap, içerisindeki bebek masajı, yogası ve bizim için egzersizleri gösteren 650'den fazla ayrıntılı fotoğraflarıyla da tam bir kaynak kitap. 


Mutlu ve sağlıklı bir çocuk nasıl yetiştirilir: beslenme, uyku, doğal terapiler, gelişimsel aşamalar, organik seçenekler, tuvalet eğitimi, ilk öğrenme, katkı maddeleri ve çevre kirliliğinden korunma, güvenlik kontrol listesi, giyim, oyuncaklar, geleneksel ve alternatif tedaviler gibi merak ettiğimiz pek çok konuda rehberlik edecek başlıklara sahip Doğal Yöntemlerle Bebek ve Çocuk Bakım Ansiklopedisi, bebeğinizi ve çocuğunuz için  hazırlayabilceğiniz leziz ve sağlıklı yemek tarifleri ile son buluyor.


Anneannelerimizin yöntemlerinin kocakarı ilacı olmaktan çıkıp, alternatif tıp teriminin artık lugatımızda yerleştiği bu günlerde bu önemli kitaba bir göz gezdirin derim. örnek olması açısından aşağıda kitaptan da bir tarif yayınlıyorum. Bu tarif özellikle doğumdan sonraki ilk iki ay boyunca sürekli tükettiğim bir çaya ait. rahim kaslarını güçlendirmesinin yanında gün boyunca süren bir canlılık veriyor. Deneyin görün derim...


Afiyet olsun:)




CANLANDIRICI ÇAY:


Baharatlı sıcak bir çay sizi canlandırıp enerji verebilir. Bu karışımın içinde, rahim kaslarının sağlıklı br şekilde daralmasını sağlayan ahududu yaprağı çayı ve geleneksel bir tonik olan ısırgan otu çayı var. günde 3 bardak tüketebilirsiniz.


3 kakule tohum zarfı
3 karanfil
5 cm tarçın çubuğu
2,5 cm. zencefil (dilimlenmiş)
3 çay kaşığı ahududu yaprağı çayı
3 çay kaşığı ısırgan otu çayı


küçük bir kabın içine 750 ml su koyup, baharatları ekleyin. kaynayıncaya kadar ısıttıktan sonra ağzını kapatıp 10 dakika daha kaynatın. 10 dakika boyunca da demlenmesi için bekledikten sonra her zaman sıcak kalması için bir termosun içine süzün ve istediğiniz zaman için. 

Devamı

29 Kasım 2011 Salı

İlk Üç Ay Kulan(A)madıklarım...

Bebek alışverişi konusunda yapılan pek çok araştırma özellikle ilk çocukları olan ailelerin yaptıkları alışverişin normalden ve olması gerekenden kat be kat fazla olduğunu ortaya koyuyormuş. Biz de alışveriş yaptığımız dükkanlardaki satıcıların tuzağına düştük desem yalan olmaz herhalde. Çünkü sorulmaması gereken soruyu sormuştuk: "bebek bekliyoruz.Sizce neler gerekli?" işte bu sorudan sonra dükkandan gereksiz bir çok poşetle çıkmak işten bile değil.

bizim yaşadığımızı yaşamamanız için bir de gerekli olmayanlar listesi hazırladım. Liste şimdilik biraz kısa ama ileriki aylar için bile o kadar çok şey aldık ki, emin olun onları da yazacağım. sizin de ilk 3 ay için gerekli olmayanlar listenizi aşağıdaki yorum bölümünde paylaşırsanız sevinirim...



BABY JEM MAGIC CUP:
bebeği yıkarken gözünün yanmasını engelleyen bu yıkama tası ileriki aylarda belki lazım olabilir ama ilk üç ay oldukça gereksiz bir ürün. yıkamayı zorlaştırmaktan başka bir işe yaramıyor..

EMZİRME SÜTYENİ:
üç dört tane almama rağmen giydiğimde hem psikolojik olarak kendimi kötü hissetmeme neden oldu( zaten hamilelik sonrası kilolar oldukça can sıkıcı bir de penye bir sütyen giymek bunalıma sokuyordu) hemde emzirirken pek kolaylık sağlamadı bana. Belki sadece bende böyledir bilmiyorum ama ben ilk aylarda moralinizi düzeltmeniz için daha cicili bicili ve estetik sütyenler almanızı öneririm:)

ELDİVEN:
bebek eldivenleri dünyanın en kullanışsız ve gereksiz ürünleri bence. Anneannemiz bir düzine almasına rağmen pek kullanmadık. bebeği kısıtlaması da cabası...

AYAKKABI:
yürümeyen bir bebeğe ayakkabı alınır mı? almayın. paranızı da sokağa atmayın...


BANYO TERMOMETRESİ:
dirseğimiz ne güne duruyor. hem ölçmesi daha kolay. termometre ile kendimi deney yapıyor gibi hissediyordum:)

SİPERLİK: sevgili siperlik suyun bebeğimin yüzüne gelmesini engelliyorsun tamam da bebeğimin seni bir türlü sevmemesine ne demeli? ne yapsın çocuk kendini uzaylı gibi hissediyordu seni takınca:)

KANGURU:
ilk aylarda binbir hevesle aldığınız kangurular eğer çok kaliteli ve kapsamlı değilse ilk üç boyunca kullanamazsınız. hele bir de boyun desteği yoksa sakın ama sakın kullanmayın.sling alın rahat edin derim ben. Piyasadaki ucuz ve bir o kadar tehlikeli kangurular ne zaman toplatılacak çok merak etmekteyim...
Devamı

28 Kasım 2011 Pazartesi

İlk Üç Ay Kullandığım Ürünler

Böyle bir paylaşıma karar vermemin nedenini hamileliğime dek götürebiliriz sanırım. minik toştoşum Zeynep Naz'a hamile iken araştırmaya başlamıştım ilk aylarda neler gerekli olur diye. Ancak internette bu konuda pek de bir şey bulduğumu söyleyemem. Bulduklarım markaların gereksiz reklamlarından öteye geçmiyordu.

Ta ki Elif'in (Blogcu Anne) yazısına rastlayana dek. Hamileliğim boyunca her gün bakmayı o günden sonra alışkanlık haline getirdiğim Blogcu Anne çok güzel bir liste yapmıştı. Hatta liste o kadar ayrıntılıydı ki iki bebeği için ayrı ayrı listeler yapmıştı Elif Ki çok haklıydı. Bir bebeğinde işine yaramayan ürünlerin öbüründe oldukça işine yaradığından bahsediyordu. başka bir ilk üç ay listesine geçenlerde Devletşah'ın sitesinde de rastladım. Ki bence onun listesi de oldukça işe yarar.


işte böylesine bir hafiyelikten sonra ben de araştırdıklarım sonucunda alışveriş yapıp, minik kızımın odasını ve eşyalarını tamamladım. peki bunlardan hangileri işime yaradı, hangileri kenarda hiç kullanılmadan bekledi? her annenin böylesi paylaşımları yapması gerektiğine inanarak işe yarayanları aşağıda paylaşıyorum efendim...eğer eklemek istedikleriniz olursa aşağıdaki yorum bölümünü kullanabilirsiniz....

OLMAZSA OLMAZLAR



ÇIT ÇITLI BODY MUCİZESİ:
bu başlığın altına yüzlerce kez çıt çıtlı bodyler yazsam yanlış olmaz herhalde. bunları o kadar çok kullandık ki...askılılarını, kısa kollularını, uzun kollularını. hamileliğinin son aylarını yaşayan tüm annelere önerim bu badylerden olabildiğince çok biriktirmeleri. çünkü sadece ilk üç içinde değil sonrasında da bıkmadan usanmadan kullanacaksınız...


BATTANİYE: 
Marka belirtmeden battaniye konusunda organik olanları tercih etmenizi öneriyorum. özellikle de bakteri barındırmayan battaniyeler ilk aylarda bizim içimizi çok rahatlattı.

BORNOZ MU HAVLU MU?
 Sorusuna ilk üç ayda vereceğim yanıt tabi ki havlu olacak. çünkü aldığımız bornozu geçtiğimiz üç ay için de bir kere bile kullanmadık. bunun en büyük nedeni ise bornozun kollarını banyo sonrasında eli ayağı durmayan bebişinize bir türlü giydirememeniz olabilir mi acaba:))
havlu ise oldukça kullanışlı oluyor. dikkat etmeniz gereken tek şey havlunun bebeğin başının girebileceği bir cebinin olması. bunun için de marka belirtmeyeceğim. herkes bütçesine uygun olanı bulabilir diye düşünüyorum.

BEBEK YAĞI:
Yine herkes bütçesine göre uygun bir marka bulur diye düşünüyorum. Ancak bebek yağı bizim olmazsa olmazımızdı. özellikle de masaj seanslarımızda çok faydalandık. Ben ilk üç boyunca doğal olduğu için BUBCHEN marka bebek yağı kullandım ve çok memnun kaldım.

ŞAMPUAN: 
İlk iki ay yine BUBCHEN'in şampuanını tercih ettik. Şimdilerde ise NIVEA'nın saç ve vücut şampuanını kullanmaktayız. Bu konudaki tavsiyem bilinen markalardan şaşmamanız.


BEBEK SÜTÜ:
 Bu ürünü o kadar çok sevdim ve kullandım ki...Yine markamız BUBCHEN idi. iKi diğer markalarda bu ürüne rastlayamadım.( Chicco, Nivea) Kokusu ve nemlendirme özelliği çok iyi olan bu ürünü doğal olması artısını da ekleyerek herkese öneriyorum.

PİŞİK KREMİ: 
BUBCHEN'i set olarak aldığımız için ilk ay onun pişik kremini kullandık. Ama bebişimin poposuna pek yaramadı ve ben de içeriğindeki çinko oksiti de hesaba katarak NIVEA PİŞİK KREMİ ni kullanmaya başladım. İki aydır çok memnunuz ve bundan sonra da devam ederim diye düşünüyorum.Ancak burada belirtmem gerekir ki pişiğin pek çok sebebi olabiliyor. Bebeğin cildinin hassas olması bunlardan sadece bir tanesi. Siz siz olun bebeğinizin altını her uyandığında değiştirin ve ıslak mendilleri olabildiğince az kullanın. Eğer benim gibi gününüz genelde evde geçiyorsa; ılık su ve pamuk işinizi fazlasıyla görecektir.Her ne kadar zamane anneleri olsak da bazı konularda annelerimizin yolundan gitmek gerekir:))

SABUN:
İlk çıktığında denemek için aldığım KOMİLİ BEBE SABUNU'nu hala güvenle kullanıyorum.

BEBEK BEZİ:
Bu konuda da oldukça farklı tercihler olduğunu biliyorum. Ben de pek çok bezi denedikten sonra özellikle emiciliği ve yumuşaklığından dolayı PRIMA AKTİF BEBEK bezini tercih ettim. Zeynep şimdi 3 aylık ve geceleri tek bir bezle geçirebiliyor.

ISLAK MENDİL:
Başta da belirttiğim gibi pek ıslak mendil taraftarı değilim ama ille de kullanacaksanız veya dışarıda kullanmak için soruyorsanız ben yedekte hep HUGGIES BANYO FERAHLIĞI'nı bulundurdum. Dışarıya çıktığımızda da ondan kullandım. Memnun da kaldım:)

EMZİK: 
Dünya bu plastiğin etrafında dönüyor bence:) Aman allahım ne belalı işmiş emzik bulmak bulduğunu minnoşuna beğendirmek.Bu konu ne paraya bakıyor ne de markaya. önemli olan bebeğin beğenmesi. Bizimki orta sınıf bir ailenin ferdi olarak BEBE D'OR emziği bir tuttu bir daha bırakmadı:)

EMZİK KUTUSU:
 Emzikle ayrılmaz bir ikili oluşturuyorlar. Ben NUK marka emzik kutusu kullandım. Hepsi aynı ii görüyor ama...

AĞIZ MENDİLİ:
50, 100, 200 ne kadar istiyorsanız alın. hepsini kullanacaksınız emin olun:)

DİĞERLERİ:


PUSET; BABY 2 GO PROTON:

Bir bebek arabasının elzem bir ihtiyaç olduğunu ilk üç ayda öğrenmiş bulunmaktayım. Ama eğer siz de ilk aylarda bebek arabası kullanmak istiyorsanız ve bizim gibi gezmeyi çok seviyorsanız bazı özelliklere dikkat ederek bebek arabanızı almanızı öneririm. iBiz bunlara uygun olarak hareket ettik ve bütçemize uygun olan BABY 2 GO markasının PROTON isimli ürününü seçtik ve çooooooooooooooook memnunuz...

zira o kadar çok marka ve çeşit var ki...

her şeyden önce hafif bir bebek arabası seçin
açması ve kapaması tek elle olabilen ve tek hareketle açıp kapayabileceğiniz bir araba olsun
tam yatabilen özellikli olması çok işinize yarayacak. hele ki ilk iki ay...
tekerleklerinin küçük ama 360 derece dönebilmesine dikkat edin( sürüş kolaylığı için)
rüzgarlık ve yağmurluk aksesuarları olmasına dikkat edin
alt filesinin geniş olması kullanım kolaylığı sağlıyor ama bunu dışardan ekleyeceğiniz bir araba filesi ile de sağlayabilirsiniz..



GÖĞÜS PEDİ: 
emzirdiğiniz sürece göğüs pedleri hayatınızda olacak. Bu yüzden onlara alışmaya bakın. ben LANSINOH göğüs pedi kullandım ve bir daha da bırakamadım. hem ince oluşu hem de emiciliği ile bence çok kullanışlı.

PARK YATAK: 
hamileliğim sırasında beşik mi park yatak mı? diye çok araştırmış ve park yatakta karar kılmıştım. iyiki de öyle yapmışım. güzelliği ve şirinliğiyle aklınızı başınızdan alan beşikler iki ay sonra kullanılmamaya başlanıyor çünkü. ama park yatağı bebeğiniz iki yaşına gelene kadar kullanabilirsiniz. hatta sonrasıında da çocuğunuzun içinde oynayabileceği bir oyun alanı haline getirebilirsiniz. Katlanarak küçük bir çanta içine girebilmesi ve hafifliği de cabası tabi...

EMZİRME SANDALYESİ:
hep duyardım emzirirken sallanabilen ve ayak destekli bir sandalyeniz olsun diye...Ben ayrıca bir sandalye almadım. Okuma sandalyesi olarak kullandığım sallanan sandalyemi emzirirken de kullandım. İnsanı çok rahatlatan bu emzirme deneyimini herkese öneriyorum.

ANA KUCAĞI:
Zeynep hala üstünden kalkmıyor. Bir iki ay daha kullanırız herhalde...

GÖĞÜS KREMİ: 
şunu hemen baştan söyleyeyim; ilk aylar göğüslerinizin başında oluşan yaraları engellemenin kesin bir yolu yok.ama tabi zararı en aza indirmekte sizin elinizde. ben hamileliğimin son ayında LANSINOH'un göğüs ucu kremini kullanmaya başladım ve emzirdiğim ilk iki ay boyunca da sürekli kullandım. daha az zararla atlattığımı söyleyebilirim.

BAKIM SETİ: içerisinde bebek tırnak makası, konak tarağı, fırça tarak, dişler için parmak diş fırçası, burun aspiratörü olan SEVİ BEBE marka seti aldık. Çok işimize yaradı...

KÜVET:
her ne kadar bebek bakımı ile ilgili bazı çeviri kitaplarda bebeğinizi ilk aylarda mutfak lavabosunda yıkayabileceğiniz söylense de bu biz Türkler için pek matah bir öneri değil. siz de her ebeveyn gibibebeğinizi yıkamak için bir küvet alacaksınız. Bu noktada önerim sadece ilk aylara yönelik olmayan en azından iki yaşına kadar kullanabileceğiniz büyük bir küvet alıp hem işlevsel hem de ekonomik davranmanız.

KÜVET FİLESİ:
Biz büyük bir küvet aldığımız için fileyi de ona göre büyük aldık. SEVİ BEBE marka küvet filesi gayet kullanışlı ve ekonomik. İçinde küçük strafor parçaları olduğundan çok rahat ve küvetin tabanına yapışabilme özelliği ile sonraki aylarda da kullanabilirsiniz.

OYUN MİNDERİ( PLAY GRO):
Bu oyun minderini aldığıma her gün dua ediyorum desem yeridir. Piyasadaki pek çok oyun minderine göre oldukça ekonomik olan bu ürün, içindeki oyuncakların ayrı ayrı kullanılabilmesi seçeneği ile de çok kullanışlı. İçerisinde ilk aylarda ihtiyacınız olan çıngırak, plastik halkalar, kırılmaz aynası da mevcut. İyi ki almışım...

DÖNENCE( TINY LOVE): 
Dönence almaya ilk karar verdiğimde etrafımdakiler; "Amaaan abartma sende iki aylık çocuk ne anlar dönenceden demişlerdi. Şimdi kızımın uykuya dalmadan önce dönencesi ile aşkını bir videoya çekip bunu söyleyen insanlara izletmek istiyorum.Ancak dönence alırken çok karmaşık olmayan basit olanlarını tercih etmenizi öneriririm. TINY LOVE!ın bizim aldığımız dönencesi gayet basit ve bebeklerin çok hoşuna gidiyor. Dönencesine bakarak uykuya dalan bebeği izlemek ise paha biçilemez:)

SLİNG: 
İkinci aydan itibaren kısa yürüyüşlerimizi slingle yaptık. (tabi ki yata pozisyonda) şimdi havalar soğuduğu için dikey şekilde taşımayı deneyemediysem de SLING iyidir diyorum. Alın kullanın...

ANNE ÇANTASI: 
İşte benim kurtarıcım. Uzak yolculukların, akşam gezmelerinin emektar çantası. İki ayrı çanta taşımak istemiyorsanız şöyle kapsamlı ama şık bir anne çantası alın derim ben. İçinde alt değiştime minderi ve biberonlar için sıcak tutma bölmelerinin olmasına da dikkat edin, pişman olmazsınız

Devamı

25 Kasım 2011 Cuma

Baba Olmak...




Evet ben bir anneyim hem de henüz 3 aylık acemi, neyi ne zaman nasıl yapacağını bilemeyen yeni hem de yepyeni bir anne...ama dün ilk kez baba olmanın nasıl bir duygu olduğunu bol ağlamaklı bir biçimde öğrendim...hem de bir mektupla; babasından kızına yazılmış, ""canım yavrum" diye başlayan bir mektupla...

kızıyla konuşuyordu babası mektupta. "seni ilk gördüğüm an hissettiklerimin yazıya dökülmesi imkansız" diyordu, hala da hislerini anlatamamaktan şikayet ediyordu ama o kadar güzel anlatıyordu ki aslında...beni ağlatacak, elerim titreyerek mektubunu okuyacak kadar iyi anlatıyordu hislerini, babalığı...


 bir yandan da korkuyordu mektuptaki baba, "sen bana baba diyeceksin, ama ben daha babalık nasıl yapılır bilmiyorum" diyordu. ben de içimden tekrar ediyordum; "sen bana anne diyeceksin, ama ben daha annelik nasıl yapılır bilmiyorum" kaygılarımız ortaktı; bir çocuğa anne olmak, baba olmak öyle söylemek kadar kolay değildi.... gülümsedim...

baba ve evladı arasındaki ilişki anne ve evladı arasındakinden çok daha farklı, bunu da dün anladım. evet, anne doğuruyor, emziriyor, günün büyük kısmını bir arada geçiriyor. bunlar tarifi imkansız duygular. ama baba tarafında da çok değişik duygular yaşanıyor.

düşünsenize 9 ay boyunca dışarıdan izlediği, dahil olmaya çalıştıysa da hep uzakta kaldığı bir süreçten sonra birden bire kucağında bir çocukla hayata başlıyor. ilk aylar anne bu süreci yine birebir yaşarken( uykusuzluklar, ağlama nöbetleri, gaz sancıları...) baba yine bir köşeden izliyor olan biteni. çoğu kez ayrı bir odada alıyor soluğu...hatta bu süreçte anne tüm yükü omuzlamaktan şikayet ediyor, babayı içten içe suçluyıor onu yalnız bırakmakla...

ama bizim gibi bebeği 3 aylık olup artık dünyaya adapte olmaya başlayınca  işte o zaman babalık açığa çıkıyor. hep derinde duran aylardır içeride gizlenen babalık çıkıyor ortaya. anne de şaşırıyor benim gibi. ilk zamanlar ilgisizlikle suçladığı, gerçekten ilgisiz sandığı o adam meğer derinlerde neler yaşıyormuş...

ve sonunda babalık nedir anlıyor anne, içinden tekrarlıyor...
demek bu yüzden babalar bir türlü doyamıyorlar çocuklarına, bu yüzden gün içinde defalarca arayıp iş yerinde akşamı zor ediyorlar ve demek bu yüzden biz anneler çoğu kez şikayet ettiğimizde, bize şükretmeyi öğretiyorlar...

dün ilk kez baba olmak nedir anladım..ve anladım ki.baba olmak zor iş vesselam...
Devamı

23 Kasım 2011 Çarşamba

Üç Ay Bitti....




Aslında başlığı "3 ay bitti, bloguma geri döndüm diye değiştirmem gerekirdi... çünkü minik kelebeğimin var olduğunu öğrendiğim günden bu yana açtığım bloguma o doğduğundan beri sadece 1 kez yazabilmişim.((( ama hemen söyleyeyim; bunun tembellikle ilgisi yok!!!aksine bu üç ay içinde o kadar çalıştım ve o kadar yoruldum ki...uykusuz geceler mi dersiniz, sinir krizleri mi dersizniz, unutkanlıklar mı yoksa açık birer yarara olan göğüs uçlarım mı dersiniz...hepsi oldu...ama geçti: ve toştoşumun ilk gülümsemesini gördüğüm anda o kadar değdi ki)))

derlerdi de inanmazdım; gerçekten bir bebeğin en zor zamanı ilk üç ayı herhalde:)))ki benimki ortalamanın üzerinde uslu bir bebekti düşünün artık:)))


ilk üç ayın zor günlerinden birinde Harvey Karp'ı keşfettim (blogcu anne Elif'in bir yazısı vesile olmuştu:))) ve başladım "mahallenin en mutlu yumurcağı" kitabını okumaya...kitapla ilgili izlenimlerimi ayrı bir yazı konusu olarak saklıyorum, zira çok faydasını gördüm. kitabın bana en ilginç gelen ısmı bebeklerin ilk üç ayındaki zorlukları ile ilgili Karp'ın tespitiydi. Karp'a öre bebekler yaşamlarının ilk üç ayında oldukça zordurlar. herşeyden önce bu kendileri için bir zorluktur. çünkü bebekler doğmaları gerekenden 3 ay erken doğarlar. yani aslında bizim ilk üç ay diye gördüğümüz şey onların anne karnında tamamlamaları gereken son üç ayıdır, yani 4. trimester...

bunu ilk okuduğumda saçmalama dedim kendi kendime. bu da ne demek şimdi??ama okudukça ve bahsedilen 3 ayı birebir yaşayınca Karp'a hak verddim. doğruydu yazdıkları;

mesele zeynep naz ilk üç ay boyunca gösterdiği huzursuzlukları 3. ayın hemen başında göstermemeye başladı.
artık uykuya daha kolay dalıyor mesela ( önceleri saatlerimizi alırdı)
gece sıçrayarak uyanmaları bitti ( moro refleksi)
ilk üç ay boyunca ketum duran kızım şimdi etrafa gülücükler saçıyor.))
artık geceleri sadece bir kez uyanıyor ve karnını doyurup uyuyor..
ilk üç ay boyunca korunmasızlığı, korkusu, anne karnına dönme ihtiyacı her halinden belli oluyordu.
şimdiyse istesen de oraya girmez:))))

benim ilk üç ayım böyle geçti. yukarıdaki de 3 ayı bitirmemizin fotoğrafı:))

Bu aylarda kullandığım ve faydasını gördüğüm ürünleri da bundan sonraki yazımda paylaşacağım.

eee ne diyelim 3 ay sonra yeniden merhaba!!!!
Devamı
Tema resimleri Ollustrator tarafından tasarlanmıştır. Blogger tarafından desteklenmektedir.

© 2011 Zeynep Ceylan, AllRightsReserved.

Designed by ScreenWritersArena | Türkçeleştiren: Furkan Özden